

Türkiye Ekonomisi Sempozyumu
Ekonomi Direktörlüğümüzün düzenlediği Türkiye Ekonomisi Sempozyumu yoğun bir katılımla sonuçlandırıldı
ESAM İstanbul olarak ülkemizdeki ekonomi ve maliye politikaları üzerine ‘Türkiye Ekonomisi Sempozyumu’ düzenledik. Ekonomik Araştırmalar Direktörlüğümüzün girişimiyle alanında uzman birçok ekonomist ve akademisyenin katıldığı sempozyum, ‘Ekonomi politikaları’ ve ‘Mali politikalar’ olmak üzere iki oturum olarak gerçekleştirildi. Fatih Sultan Mehmet Vakıf Üniversitesi’nin Haliç Yerleşkesi’nde düzenlenen sempozyuma, ESAM İstanbul Başkanı Prof. Dr. Bayram Ali Ersoy, Anadolu Gençlik Derneği İstanbul Şube Başkanı Yunus Genç, Marmara Üniversitesi Öğretim Üyesi Dr. Abdullah Demir’in yanı sıra birçok ESAM yetkilisi, akademisyen ve üniversite öğrencisi katıldı.
“D-8, HAVUZ EKONOMİSİ ESAM TARAFINDAN GELİŞTİRİLMİŞTİR”
Türkiye Ekonomisi Sempozyumu’nun açılış konuşmasını yapan ESAM İstanbul Başkanı Prof. Dr. Bayram Ali Ersoy, “Türkiye’de kurulan ilk düşünce ve strateji merkezlerinden biri olan ESAM, ülkemizin iktisadi ve sosyal gelişimine katkıda bulunan birçok araştırmalar yapmış, stratejiler geliştirmiştir. ESAM, milli sorunlara milletimizin dünya görüşü, değer ölçüsü ve tarihi birikime uygun çözümler üretmiştir. D-8, havuz ekonomisi, ağır sanayi gibi birçok proje ESAM tarafından üretilip geliştirilmiştir. Şimdi de Türkiye’nin dünya ekonomisinde hak ettiği noktaya gelmesi için bir sempozyum düzenledik” ifadelerini kullandı.
“TÜRKİYE, CARİ AÇIK KONUSUNDA ÇOK İSTİKRARLI”
Sempozyumun ‘Ekonomi politikaları’ konulu ilk oturumuna başkanlık yapan Prof. Dr. İbrahim Güran Yumuşak, “Türkiye cari açık konusunda çok istikrarlı bir ülke. 140 yıldır cari açık veriyoruz. Hükümetler cari açık karşısında önlem almak için kısa vadeli çözümler almaya çalışıyor. Nihayetinde pek bir iyileşme söz konusu değil. Ülkemizde ekonomik dağılımda ciddi bir adaletsizlik var. Ekonomiden pay alma yüzdesine baktığımızda alt tabakayla üst tabaka arasında ciddi bir fark var. Gelir dağılımı olarak ciddi bir açık var. Türkiye’nin dış ödemeleri ve dış ticaret hacminin bizim cari açığımızın belirlenmesinde ciddi pay sahibi olduğunu söylemek mümkün. Kısa vadeli değil, uzun vadeli planlamalarla cari açık kapatılabilir” ifadelerini kullandı.
“CİDDİ PROJELER ORTAYA KOYMAMIZ GEREKİR”
Prof. Dr. Kerem Alkin, dünyadaki ekonomik politikaları anlatarak, “E-7 grubu’ndan bahsedilmeye başlandı. Bu grup belli bir süreden sonra E-7 grubu, üretim ve gayri safi yurt içi milli hasıla olarak G-7 grubuna hızla yaklaşıp geçmiştir. Birçok finans grubu ve ekonomi şirketinin hesaplamaları doğrultusunda Türkiye ekonomisinin geliştiği görülmektedir. Çin’in projeleri yanında bizim de ciddi projeler ortaya koymamız gerekir. Çin’in kuşak yol projesi tam anlamıyla gerçekleştiğinde ciddi bir para akışı olacak. Bu durumda Türkiye’nin doğru hamleler yapıp Çin üzerinden gerçekleşecek ticaretten payını alması gerekir. Burada Çanakkale ve İstanbul boğazlarının kritik önemini gözden kaçırmamak gerekir” şeklinde konuştu.
“2008 KRİZİNİ PARAMIZ OLMADIĞI İÇİN ATLATTIK”
Uluslararası Finansal Piyasalar Uzmanı Ece Pulaş, “Yakın geçmişin küresel krizlerini bilmeden finansal piyasaları yorumlamak pek mümkün değil. Türkiye’deki ekonomi politikaları ve finansal alanın oluşması bu krizlerin sonu olarak yorumlamamız gerek. 2008 krizi, 2000 ve öncesinde yaşanan krizlerden farklı değerlendirilmelidir. 2008 krizinden çok etkilenmemizin sebebi paramız olmamasıydı. Yani 2008 krizini paramız olmadığı için atlattık. Ama biz 2008 krizinin etkilerini daha sonra yaşamaya başladık ve ilk kez finansal hatalar yüzünden ekonomik dengelerimiz bozuldu” diyerek, ekonomik krizlerin Türkiye ve dünyaya etkisini anlattı.
“TÜRKİYE’NİN ÜRETİMİ DESTEKLEMESİ LAZIM”
Türkiye’deki cari işlemler üzerine konuşan İstanbul Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Murat Çak, “Yakın döneme kadar Türkiye’nin kur politikası cari açık vermemize sebep oluyordu. Bu da Türk Lirası’nın değer kaybetmesine ve üreticilerin değer kaybetmesine sebep oluyor. Peki ülkemizde cari açık farkı nasıl absorbe edilmeye çalışılıyor? Hizmet sektörü ile yani turizmle cari açıktaki makasın daralması sağlanıyor. Vasıfsız iş gücü ve büyük şehirlere göçü engellemesi yüzünden turizm çok iyi ama yeterli değil. Türkiye’nin üretimi desteklemesi lazım ve büyümenin sağlam temeller üzerine inşa edilmesi lazım” diye konuştu.
“VERGİ VE GELİR DENGESİNİ DOĞRU AYARLAMAK LAZIM”
Türkiye Ekonomisi Sempozyumu’nun ‘Maliye Politikaları’ konulu ikinci oturumuna başkanlık yapan Medipol Üniversitesi Öğretim Üyesi Selman Duran, “Vergi ve gelir dengesini doğru ayarlamak lazım. Ülkemizde gelir düzeyine göre bir vergi dağılımı var ama halen asgari ücretli bir vatandaş ile zengin bir vatandaşın verdiği vergi oranları hakkında tartışma var. Kimin ne kadar kazandığı, ne kadar geliri olduğuna ilişkin ciddi bir araştırma yapıp ona göre bir vergi sisteminin uygulanması vatandaşlar arasındaki vergi eşitsizliği tartışmalarına son verecektir” diyerek, vergi eşitsizliği tartışmalarına işaret etti.
“ŞİMDİ DE YERLİ ÜRETİM DESTEKLENMELİ”
Ekonomi eski Bakanı Masum Türker, vergi sistemi hakkında yaptığı konuşmada, “Türkiye’yi çökertmek istiyorsanız, yapılacak ilk iş bu ülkenin maliye politikalarıyla oynamaktır. Abdülhamid Han, sadrazamına bir mektup yazıyor. Balta Limanı Anlaşması’nda verilen bazı hakların değiştirilmesini istiyor. Girişimciliği özendirmek için gümrük vergilerini artırın. Vergi yükünü vatandaşa yüklemiyor. Yani yurt dışından gelen ürünlere daha fazla vergi konulmuş oluyor. Böylelikle yerli üretim desteklenmiş, teşvik edilmiş oluyor. Şimdi de yerli üretim desteklenmeli. Abdülhamid Han’ın yaptığı bu uygulamayı Mustafa Kemal Atatürk de yürürlüğe sokmuştur ve o dönemde yerli bankalar bile kurulmuştur. Türkiye İş Bankası da o bankalardan birisidir” dedi.